}

10 Şubat 2015 Salı

HAMİT USTA: KALAYCI

Dedim: Merhaba! Ben Tanrı misafiri, gelebilir miyim?
Dedi: Tanrı misafiri geri çevrilir mi?
Dedim: Dede tanışalım, ben Mehtap.
Dedi: Duyamadım, tekrar et.
Dedim: Mehtap ben, Samsun'dan geliyorum.
Dedi: Kulaklarım iyi duymaz ama iyi görür gözlerim.
Dedim: Kaç yıldır yapıyorsun bu işi?
Dedi: Seksen bir yaşındayım, çocukluğumdur bu işin başı.
Dedim: Fotoğraf çekebilir miyim? Var mı bir sakıncası?
Dedi: Allah Allahhhh !
Dedim: Çok aradım Samsun'da, bulamadım bir kalaycı. Fotoğrafını çekmek istiyorum işi başındayken ustayı.
Dedi: Bulamadın mı Subaşı'nda Mahmut Ustayı?
Dedim: Duymadım hiç adını.
Dedi: Çok aramadın o zaman kalaycıyı.
Dedim: ( Israr etme Mehtap, yorma Hamit Ustayı.)




Dedim: Yakacak mısın usta ocağı? Kalaylayacak mısın şu küçük bakır tası?
Dedi: Allah Allahhh!
Dedim: Görmek istiyorum ama ben o kalaylama anını.
Dedi: Nerelisin kızım sen?
Dedim: Ben bir dünya insanı.
Dedi: Allah Allahhh!Cık cık cık... Alayım elime o zaman şu kalaylanacak tası.
Dedim: ( Çok konuşma Mehtap işiteceksin birazdan azarı.)
Dedi: Yakayım şu ocağı. Küçük tasa değil ama tencereye süreyim kalayı.
Dedim: İşte başlıyor Mehtap merakla beklediğin kalaylama zamanı.
Dedi: İyi bak, kaçırma hiçbir anı.
Dedim: Bu küçük dükkanda ne anılar saklı.
Dedi: Anlatmayı pek sevmem, seni meraklı!
Dedim: ( Mehtap fazla konuşup bıktırma ustayı.)
Dedim: Usta bu dükkanda her yer sanki bubi tuzağı. Az kalsın incitiyordum ayağı.
Dedi: Eşyalar tanır yabancıyı. Bana ilişmez senin bubi tuzakları.
Dedim: Sürekli soluyorsun bu kalaylı dumanı. Yok mu bir zararı?
Dedi: Seksen bir yaşındayım, bana dokunmaz artık kalayın dumanı.
Dedim: Ellerine sağlık usta, tencere ne güzel parladı.
Dedi: Unutma, her işi özenerek yapmalı!
Dedim: Dede nedir bu işin sırrı?
Dedi: Sevmektir her şeyin başı.
Dedim: Usta, uzun bir ömür yaşamışsın. Söyler misin hayatın sırrını?
Dedi: Söylemem asla bir sırrı.
Dedim: ( Seni inatçı! )
Dedim: Dede sen nerelisin?
Dedi: Merzifon'da yaşarım ama aslım Akçaabatlı.
Dedim: Şimdi belli oldu inatçılığın sırrı.
             ( Mehtap değiştir soruyu, sende de vardır biraz inatçılık huyu! )
Dedim: Dede olsaydım senin torunun, kulağıma fısıldardın hangi üç öğüdü?
Dedi: Allah Allahhh! Cık cık cık...
          Sakın yeme haramı, boğazında düğümleme lokmayı!
          İyi yap işini, güldürme kendine cahil kişiyi!
          Sakın mağrurlanıp unutma aslını, kulağına küpe et tüm bunları!
Dedim: Dede öpeyim usta ellerini, helal et hakkını.
Dedi: Allah Allahhh! Cık cık cık...
Dedim: Bence bilmeli herkes Hamit Usta'nın sırlarını.
Dedi: Uğurlar ola Tanrı misafiri, sakın unutma kalaycı Hamit Usta'yı!
             







2 yorum:

  1. merzifonda tam olrak nerde bulmuştun Hamit Ustayı Mehtap ?

    Tolga AKKUŞ

    YanıtlaSil
  2. Tolga, Merzifon sanayide bulduk Hamit Usta'yı :)

    YanıtlaSil